28 Ekim 2011 Cuma

Tubi or Not Tubi


Kış geldikçe işe başlamak istemeyen benin içinde durmadan 'fırtınalar kopuyor' yani biraz sıkılıyorum.
(Ha şunu ekleyeyim depremden şehitlerden geberdim geçen hafta ben de. İğrenç bir dünyada yaşıyoruz. Lütfen insanlara mont battaniye falan gönderin. Ayrıca bundan 1-2 ay sonra da 2868'e boş mesaj atmayı ihmal etmeyin. İnsanların sıcak yemeğe ihtiyacı var. Şimdi kendi bencil sosyal mesajsız bloguma döneyim.)

Zaten derslerim de var. İş beklesin diyorum. Ama arada bir sürü şey yapmak istiyorum. Bunlar öyle varoluşsal meseleler değiller ama yaparsam da hoş olur.

Diyerek gelelim "Yaratma Savaşı" isimli kitaba. Sevgili kitabımız, hayatta istediğimiz her şeyi yapabileceğimizi söylüyor özetle. Ama içimizdeki 'Direnç' hep engelliyormuş bizi. O bizim en büyük düşmanımız imiş ve sürekli, her an savaşmamız gerekirmiş onunla. Yoksa bizde ohoo deli potansiyel varmış. Çok netmiş yani. Alayını yaparmışız. Ama sürekli içimizdeki 'Direnç' (kimileri buna üşengeçlik diyor) bizi alıkoyuyormuş amacımıza ulaşmaktan.

Ben bu kitaptan pek etkilenmedim. Hayatımda çoğu zaman yaptığım gibi ön yargılarıma ve hastalıklı düşünce sistemime kulak verdim. Fikrim şuydu: "Bu kitapta yazılanlar güzel şeyler ama bana uymaz. Çünkü benim direncim fazla güçlü. Her gün onunla savaşmak da istemiyorum. Tembelliği seviyorum. Hem istediklerimi başarırsam elime ne geçecek ki? Ben başarmadan, yatarak yine mutlu olurum. O zaman niye kasayım?"



Halen bu sistematik mantık temellerine uyuyorum sanırım. Ama yine de zamanla yapmak istediklerim epey birikti. Bunların çoğu elbet kafa uçuran acayip işler değil. Çok çalışma gerektirmeyenleri de var. Ama biraz çeşitliler. Ölmeden önce listesi gibi değil bu yanlış anlamayın lütfen. O başka ve o işe biraz sinir oluyorum maalesef. Tabii ona benzer manyak istekler de var. "Oh I can't get enough of this life" insanı oldum sanırım. Ama tam öyle de değil. Belki de öyle ne bileyim. Bunlar olsa ne iyi olurdu.

Kısa vadeli istek ve hedefler:

İyi trading kitapları okuma, bu işi biraz daha öğrenme.
Yüzmeye gitme.
Eskiden olduğu gibi halı sahalar ayarlama.
Bir sürü Mina Urgan kitabı okuma.
Derslere çalışma.
Düzenli seks hayatına geçiş.
Yeni laptop alma.
Amerikan futbolu oynamayı şöyle güzelce öğrenme.
Yeni şarkılar, müzikler bulma.
Canım okulumu, ördekleri ve arkadaşlarımı ziyarete gitme.
Özellikle okuldan arkadaşlarımla langırt oynayıp bol küfür etme.
Bok varmış gibi İspanyolcamı geliştirmeye çalışma.
Anneannemi sık sık görme.


Uzun vadeli istek ve hedefler:

Shakespeare'i anlayarak okuma.
Ondan biraz zevk alacak ve hatta sıkılmayacak kadar anlayarak okuma.
Como gölüne ziyaret.
Adam gibi İtalyan yemekleri yeme.
Adam gibi Türk yemekleri yeme.
Düzensiz seks hayatına geçiş.
Biraz fitness yapma.
Yeni okulumu daha çok sevme.
Doğru düzgün, bir psikolog-psikiyatr her neyse bulup parayı bastırıp saatlerce darlama.
Kalabalık, çok gürültülü bir mekanda kafayı yemeden, insan gibi oturmayı öğrenme.
Yazın gidip bol bol kanoyla gezme.
Şöyle ekonomicilik işinden biraz iyi anlama.
Hayatı daha fazla ön yargı ve takıntı üzerinden basit ve keyiflice yaşama.



İyi geceler. Güzel rüyalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder