19 Ekim 2011 Çarşamba

Otobüste oturma algoritması


Hola!
Naber okurum. Biliyorsunuz artık fakir p.ç olduğum için neredeyse her gün otobüs kullanıyorum. Benim gittiğim çoğu güzergahın tabii daha bir sefil olması nedeniyle genelde ayaktayım ama arada oturduğum da oluyor. Anlamsız gözlemlerim sonucunda insanların(including me) oturma durumları konusunda bazı işe yaramaz çıkarımlarım oldu. Karar alma mekanizmaları ve insanların küçük hesaplarıyla ilgili epey bilgi edindim. Madem burayı okuyorsunuz, mecbur bunu da çekeceksiniz.



Not: Oturma düzeni yanyana 2 koltuk arada koridor ve yine yanyana 2 koltuk şeklindedir.

1) Ön kapıdan binen biri camdan bakarak ve girerken göz ucuyla ortamı yoklamıştır. Kartı basılır basılmaz etraf bu sefer detaylıca taranır.

2) Koridara girdik! İlk 3-4 sıraya dikkat edilmez buralar geçilir. Arkalara doğru ilerlenir.

3) İlk bu sıralar geçildikten sonra gelinen sırada:
For all ('sıra's)
if( sağda veya solda 2si de boş koltuk )
ilk gördüğüne otur;
else if ( sağda veya solda 1i boş koltuk )
oturana bak;
if( oturan çok taş)
yanına otur;
if(değildir çok taş )
arkalar çok dolu mu bak;
if(arkalar çok dolu)
otur;
değilse devam et;
end for;

gibisinden bir loop izlenir genellikle. Ama çok teknik detaya girmek istemediğimden fark ettiğim diğer detayları da listeliyeyim bari.



* Tekli koltuklarda, oturan kişinin cinsiyeti belirleyici bir faktör. Eğer karşı cins ise ve güzel değilse genelde aynı cins oturanlı tekli koltuklar tercih ediliyor.

* Koltuğa çanta koymak inanılmaz faydalı. Bu konsept bir çok deneyle de onaylandı. Eğer oturanın yanında çantası veya montu varsa, yanınıza gelen kişi cinsiyetinize bakmadan geçip gidiyor. Eğer her yer dolu çıkarsa, sadece son çare olarak size geliyor. Onda da sadece pardon oturabilir miyim diyor ki, göze alınabilir bir risk bu.

* Eğer çantanız yanınızdaysa ama adamlar bindiğinde son anda kabalık olmasın diye çantanızı kendinize çekerseniz yandınız. Arkada her yer boş olsa bile gelir yanınıza oturur. Çünkü o da kaba olmak istemez.

*Biri size doğru gelirken sakın kıpır kıpır hareketlenmeyin ayrıca. Karınca çeken krem karamel gibi çeker, hemen ensenizde bulursunuz yeni yolcuları. Çünkü fark yaratmış oluyorsunuz. Unutmayın, diğer bütün şartlar aynıysa, tamamen rastgele, 'perfectly elastic' bir seçim söz konusu otobüste. Yaratacağınız en ufak bir fark rastgeleliği bozan kişi olarak dikkat çekerek, onu size getirecektir.


* Eğer gelen tip sizin sıranızı geçtiyse derin bir oh çekebilirsiniz. Şimdi arkanızdakiler düşünsün! Artık size geri dönme ihtimali çok zayıf. Arkada bir tek bıçaklı manyak herifin yanına kalsa, gurur yapar (veya toplum baskısından korkar) geri dönemez adam(or she). Ancak her yer dolu çıkacak ki sizin oraya geri dönmeyi kendine 'justify edebilsin' (çok iyiyim!)

* Çantanız yoksa, altında salak yüksek basamaklar olan koltuklar oluyor onlara oturdu mu sabaha kadar rahatsınız. Kimse yanınıza gelmek istemez ama siz de 20 dakikadan sonra dizlerinizi hissetmemeye başlarsınız.

*Eğer yanınıza adam istemiyorsanız, bu kadar yıldan sonra hala varoluş sebebini anlayamadığım ters duran koltuklara oturmanızı pek tavsiye etmem. Yıllar süren kalabalıktan sonra İstanbul yolcusu ters koltuğa oturmamayı bir lüks sayıyor artık. Ona koymaz. Siz de boşu boşuna midenizi bulandırmayın bence.

*Son olarak eğer ayakta kalırsanız camlara çok yakın olmaya çalışın. (Kapılar net ölüm tehlikesi söylemiyorum bile!) En azından bir yanınızı cama verirsiniz. Ellenme, dürtülme, yaslanma, sıkıştırma, zarf atma gibi eylemlerden, en azından bir tarafınızı kurtarabilirsiniz.

Ayrıca Liv Tyler inanılmaz güzel. Şaka gibi. İyi geceler...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder