14 Mart 2010 Pazar

Kaçın Geliyorlar!!!




Güzel ülkemin insanlarında harbiden kafa yok! Neden hayatında bir kez olsun keyfini çıkartamazsın ki bir şeylerin. İstanbul Büyükşehir Belediye-Diyarbakır maçında 87. dakikada 30-40 Diyarbakırlı sahaya dalmış. Futbolcuları kovalamışlar. Zaten 1-0 geridelerdi bari tam olsun, iyice battılar. Tabii maç tatil oldu. Futbolcular ucuz atlatmışlar. Ortalık da fena karıştı. Yarın her gazete yarım sayfa kritiğini yapacak, koca koca saha içi 'savaş' resimleriyle verecekler bunu. Futbol Federasyonu'nun "Futbol müsabaka talimatı" denilen kural kitabına göre 2 maçı güvenlik nedeniyle tatil ettirdiği için Diyarbakır %90 küme düşürülecek. Olan da zavallı futbolculara ve futbolseverlere olacak. Bunu yapanlar futbolseverler değil haliyle. Diyarbakır'ı bu ülkenin liginde istemeyen gruplar. Pek tabii yaptıkları yanlarına kar kalacak ve amaçlarına ulaşmış olacaklar. Bunlar factlerimiz. Bunların yanında "hadi defolsunlar", "bu ligi haketmiyorlar" vb. diyen bir de tiplerimiz var.

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığımız tehlikeye girermiş! Bana kalırsa '2016 Avrupa Futbol Şampiyonası adaylığımız' yerin dibine batabilir. Kocaman bir şehrin normal, insan gibi yaşamasına, sevinmesine, keyif almasına herkes bu kadar karşıyken 2016 hiç de önemli değil bence. Yanlış anlaşılmasın küme düşürülmelerine gerçekten karşı çıkamıyorum çünkü aksi takdirde birileri ölecek. Ama başka bir çözüm bulunması gerekiyor. Açılım mı yapıyorlar ne yapıyorlarsa yapıp bu işlere bir çare bulsunlar. Diyarbakır'ın insanları gelinlik çağındaki kızlar gibiler şu anda. Kötü kalpli babaları, ağabeyleri değil evlenmek, dışarıya çıkmalarına bile izin vermiyor. Damadın da pek umurunda değiller. Anca güzel güzel laflarla geçiştiriliyorlar. Ben de üzülüyorum böyle olunca. Taş gibi de takım olabilirdi Diyarbakır hani! Biraz istikrarla ne canlar yakardı...

11 Mart 2010 Perşembe

Moral insanı

Moral bozulduğunda etrafta kimse olmuyor ya. Sinir oluyor insan. Saçma sapan ödevler projeler herkeste. 1000 kişiyi ararsın birşeyler yapalım diye, hepsinde ayrı bir atraksiyon. Tam da üzgün bezgin haline denk gelir. Her neyse insan sinirleniyor tabii ki. Oysa ki siz birisinin morali bozulunca çat diye gidip şirinlikler kahveler çikolatalar götürürdünüz. Magazin eki yazarı gibi oldum valla. Her neyse tabii siz o anda aynı ilgiyi bulamayınca hemen bir sorgulama sürecine giriyorsunuz. Ben girerim arada sizi bilemem. Hemen benim aklıma şey gelmişti. Hani Secret ve türevi kişisel gelişim kitaplarında insanlara fedakarlık falan yapmayın diyorlar. Bencil ol, kendini düşün çünkü bu yüksek değer göstergesidir. Öyle olunca bütün evren peşinizden koşar. Ama ben o arkadaşlarıma fedakarlık yapmamıştım ki. Yani ben de işimi gücümü bırakıp o morali bozuk arkadaşla takılınca fedakarlık yapıyorum ama mutlu da oluyorum. Çünkü ben de dünyayı kurtarmıyordum hani. Ben de eğleniyorum yani. Her neyse bu çatışmayı çözdük. Şimdi durum ne? Hah. Moral bozukken ne yapılır. Eline bir elma al. Ve dışarı çık. Ayağın seni nereye götürürse oraya git. Cafeye falan götürürse dal tanıdıkların yanına. Yoksa git basket falan oyna. Adrenalin mutlu eder. Daha sonra çok iyi olursun. Bir de sinirlilik iyi değildir. İyi günler..